1. Giriş
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 16.11.2023 tarih ve 2023/1821 K. sayılı kesin kararında; taşıyıcının sorumluluğu poliçesi kapsamında sigorta şirketi tarafından akdi taşıyıcı adına yük sahibine hasar bedelinin ödenmesi halinde, kazaya sebebiyet veren fiili taşıyıcıdan rücuen tazminat talebine TTK’nın 855. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağına hükmetmiştir.
Böylece TTK’nın 855. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen 1 senelik zamanaşımı süresi yerine, TTK’nın 1472. ve 1481. maddelerinde düzenlenen halefiyet ilkesi gereği sigorta şirketi, selefi bulunduğu sigortalısı akdi taşıyıcı, fiili taşıyıcıya kanunen davayı hangi zamanaşımı süresi içinde açması gerekiyorsa, sigorta şirketi de taşıyıcılar arasındaki rücu taleplerine uygulanan kanundaki özel hükümlerden yararlanabilecektir.
2. Maddi Olay
Akdi taşıyıcı, yük dolu konteynerin İzmit Evyap limanından alıcı yük sahibinin İstanbul’daki fabrikasına kara yolu ile nakliyesi işini üçüncü bir taşıyıcı şirkete alt taşere etmiştir. Konteyner fiili taşıyıcıya ait bir araca limanda yüklenmiş ve taşıma esnasındaki kaza neticesinde konteynerin içindeki makine ve ekipmanlar hasar görmüştür. Akdi taşıyıcı ile davacı sigorta şirketi arasında düzenlenmiş olan yurtiçi taşıyıcının sorumluluğu blok sigorta poliçesi kapsamında, sigorta şirketi yüklerin alıcısı olan şirkete hasar bedelini ödemiştir. Davacı sigorta şirketinin ihtarına rağmen davalı fiili taşıyıcı zarar tutarına ilişkin herhangi bir ödeme yapmaması sebebiyle, davalı taşıyıcı şirket aleyhine icra takibi başlatılmıştır. Söz konusu icra takibine fiili taşıyıcının itirazı neticesinde, sigorta şirketi tarafından itirazın iptali davası açılmıştır.
3. İlk Derece Mahkemesinin Kararı
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; TTK’nın 855. maddesinin 1. ve 2. fıkraları uyarınca eşya taşımasından kaynaklı taleplerin 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesiyle, yükün teslim tarihinden icra takibinin başlatıldığı tarihe kadar 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi neticesinde davanın reddi yönünde karar vermiştir.
4. Bölge Adliye Mahkemesinin Kararı
İstinaf başvurusu neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilk derece mahkemesi kararının kesin şekilde kaldırılmasına karar vermiştir. Mahkeme gerekçesinde; davacı sigorta şirketi akdi taşıyıcının sigorta şirketi olup, fiili taşıyıcıdan rücu talebinde bulunması nedeniyle TTK madde 855 3. fıkrasının uygulanması gerektiğini tespit etmiştir. Söz konusu maddede, rücu haklarına ilişkin zamanaşımının rücu alacaklısının zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren 3 ay içinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş olması şartıyla rücu alacaklısına karşı mahkeme kararının kesinleştiği günden, kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan hallerde ise rücu alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı düzenlenmiştir. Bu sebeple TTK’nın 1472. maddesi gereğince yasal halefiyet hakkına sahip olan davacı sigorta şirketinin, selefi bulunduğu kişi davayı hangi zamanaşımı süresi içinde açması gerekiyorsa davayı o süre içinde açması gerekmektedir.
TTK 855. maddesinin 3. fıkrasına göre; davacı sigorta şirketince sigorta sözleşmesine göre sigortalısına yapılan ödemenin tarihi ile 3 yıllık zamanaşımı süresi başlayacaktır. Davacı sigorta şirketinin alacağının rücu alacağı olması ve zamanaşımı süresi dolmadan icra takibi başlatıldığından, ilk derece mahkemesince davanın zamanaşımı yönünden ret kararı isabetli görülmemiştir.
5. Değerlendirme ve Sonuç
Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi, zarar gören yük ilgilisinin tazminat talep hakkına değil, sigorta konusu sorumluluğu gereği tazmin edilen zarar dolayısıyla, sigortalı taşıyıcı şirkete ait tazminat talep hakkına halef olur. Zira TTK’nın 1481. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer. Bu durumda, sigorta şirketinin fiili taşıyıcından tazmin talebi, asıl taşıyıcının fiili taşıyıcıdan rücu talebinden farksızdır. Sigortacının, akdi taşıyıcı adına zarar gören tarafa tazminat ödemek suretiyle sigortalısı akdi taşıyıcı yerine geçmesi neticesinde, sigorta şirketinin fiili taşıyıcıdan taleplerine, kanunda rücuya dair özel bir düzenleme olan TTK’nın 855. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması sonucunu doğuracaktır. Bu halde, üç ay içinde zarar hakkında rücu borçlusu olan fiili taşıyıcıya bildirimde bulunulmuş olması şartıyla, sigorta şirketinin akdi taşıyıcı nam ve hesabına hasar bedelini ödeme tarihinden itibaren üç yıllık zamanaşımı süresi başlayacaktır.
Bölge Adliye Mahkemesi, taşıma işi kaynaklı taşıyıcı şirketlerin birbirleriyle olan rücu taleplerine uygulanan kanundaki özel hükümleri dikkate alarak, sigorta şirketleri açısından da emsal bir karara hükmetmiştir. Taşımacılık hukukunda genel düzenleme olan 1 yıllık zamanaşımı süresi yerine, rücu taleplerinde kanunda açık bir şekilde belirtilen 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması, halefiyet ilkesi gereği kendisine alacak hakkı intikal eden sigorta şirketi ve diğer olası akdi taşıyıcının haleflerinin dava açma süreleri bakımından hak kaybına uğramalarını önleyecektir.
—– Daha fazla bilgi ve sorularınız için: —–
Av. Dr. Ata TORUN – [email protected]
tr.hansu.av.tr | +90 216 464 12 12
© Hansu Avukatlık Ortaklığı
Hansu Avukatlık Ortaklığı, yerli ve uluslararası müvekkillerine özellikle gayrimenkul, şirketler, vergi, enerji ve fikri mülkiyet hukuku alanında hizmet veren bir avukatlık ortaklığıdır. Bu makale Türkiye’de hukuk alanındaki gelişmeleri paylaşmak amacıyla hazırlanmıştır. Hukuki bir görüş veya yönlendirme olarak düşünülmemelidir. Özel sorular ve sorunlar bakımından hukuki danışman görüşü alınmalıdır.